-->

Obezite



Çocuklarda obezitenin en belirgin 2 nedeni, beslenme bozukluğu ve hareketsizlik. Diğer nedenlere kıyasla daha az da olsa genetik faktörler de çocuklarda obezitede rol oynuyor. Dünyayla birlikte Türkiye’de de özellikle son 10 yılda çocuklarda obezite görülme sıklığı arttı. Beslenme alışkanlıklarındaki ve sosyal yaşamdaki ciddi değişimler bu artışın en önemli nedeni. Annelerin eskiye oranla daha çok çalışıyor olması, evde yemek yeme alışkanlıklarımızın azalmasına ve fast-food tüketiminin artmasına yol açtı.
“Obeziteyi çocuk hekimleri tespit etmeli”
Hekimler olarak obeziteyi genelde atlıyoruz. Hasta bize hangi hastalıkla gelirse gelsin, muayene sırasında mutlaka boyuna ve kilosuna bakmalıyız. Eğer obezite söz konusu ise bu konuda aileleri bilgilendirmeliyiz. Hastanın şikayeti dışında da obezitenin taranması hekimin toplumsal görevidir.
Obezite ciddi kalp damar hastalıklarına davetiye çıkarır. Diyabete, metabolik sendrom dediğimiz insülin direncine, karaciğer yağlanmasına neden olabilir. Karaciğer yağlanması en ciddi sorunlardan biridir, çünkü hastalık tedavi edilmediğinde siroza dönüşür ve ciddi ölüm riski taşır.
Obezitenin çocuk yaşta farkedilmesi ve tedavi edilmesi sonraki yaşlardaki rahatsızlıkların da önüne geçilmesini sağlar. Doğru beslenme ve düzenli spor konusunda küçük yaşlarda yapılan bilinçlendirme geleceğe yatırımdır.
“Anne baba önce kendi beslenme alışkanlıklarını değiştirmeli”
Tedavi sürecinde yeme alışkanlıkları, uyku düzeni, fiziksel aktiviteler ve boş zamanlarını nasıl değerlendirdiği konularında çocuğun ve ailenin alışkanlıklarını detaylı bir şekilde değerlendirmöek gerekir. Ne kadar doğru alışkanlık kazandırılmaya çalışılsa da çocuk her konuda anne babayı taklit eder. Ailenin yapacağı en önemli şey çocuğa örnek olmasıdır.
Çocukla iletişim kurarken ‘sen hastasın, bu yüzden diyet yapman gerekiyor’ yaklaşımı bizi başarısızlığa hatta telafisi olmayan bozukluklara sürükler. Onun yerine ‘senin şimdiden sağlıklı beslenmeyi öğrenmen gerekiyor ki hayat boyu sağlıklı yaşayabilesin’ yaklaşımını benimsemek gerekiyor. Çocuğun üzerinde beslenme baskısı kurmak iyi sonuç getirmez. Hiçbir şeyi yasaklamamalı ama çocuğu ona zararlı olan yiyeceklerin tatlarından uzaklaştırmalı, tüketmesi ertelenmeli. Birden fazla sağlıklı alternatif sunarak seçim yapma şansı vermeli. Bu kolay ve kısa bir süreç değil. Bunu kısa süreli bir diyet olarak değil, yaşam boyu sürecek bir sağlıklı beslenme alışkanlığı görmeli.
“Sınav kötü beslenmeye bahane olmasın”
Sınav stresi çok erken yaşlara indi. Çocuklar streste oldukları için doğru beslenmeyi sınavdan sonrasına erteliyor, sürekli ders çalışma zorunluluğundan ötürü eve hapsoluyor, dışarı çıkıp fiziksel aktivitelerde bulunmak vakit kaybı olarak görülüyor. Oysa fiziksel aktivite ve sağlıklı beslenme zihinsel aktiviteyi besler.

0 yorum:

Yorum Gönder

Merhaba!

Takip edin...

Canlı yayın ve videolar başladı!

Tüm videolar

×